Zehirli Bitkiler

Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Yorulmaz, ABD’de her yıl 100 bin kişinin bitkilere bağlı zehirlenme nedeniyle hastanelere başvurduğunu belirterek, “Her 100 zehirlenme olayının 3-4’ünün nedeni bitkiler” dedi.

Prof. Dr. Yorulmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, evlerin salonlarından yatak odalarına kadar giren bitkilerin insanların sağlığı açısından tehlike oluşturabildiğini bildirdi.

Birkaç yıldır evleri, yurt dışından gelen değişik salon bitkilerinin süslemeye başladığını ifade eden Yorulmaz, “Bunların büyük bir kısmı zehirlenmeye sebep olabilen bitkilerdir. Bu bitkilere bağlı olarak pek çok zehirlenme olayı bulunmaktadır” dedi.

Yaprakları, çiçekleri, meyveleri ile oldukça güzel olan bu bitkilerin çocukların ilgisini çektiğini belirten Yorulmaz, çocukların bu bitkilere dokunmaları, çiçeklerini, yapraklarını, meyvelerini koparmaları ve yemeleri sonucu zehirlenme olaylarının yaşandığını söyledi.

Zehirlenme açısından 6 yaşından küçük çocukların daha büyük tehlike altında olduğunu bildiren Yorulmaz, bu yaşlarda çocukların her şeyi merak ettiğini ve buldukları şeyleri ağızlarına attıklarını belirtti.

ABD’de her yıl 100 bin kişinin bitkilere bağlı zehirlenme nedeniyle hastanelere başvurduğunu ifade eden Yorulmaz, her 100 zehirlenme olayının 3-4 tanesinin nedeninin bitkiler olduğunu söyledi.

Zehirli Bitkiler Nelerdir?

Çiçek satın alırken görünüşü ile birlikte zehirli olup olmadığına da dikkat edilmesi gerektiğini dile getiren Yorulmaz, şunları kaydetti:

“Mümkün olduğunca zehirli olanlar evden uzaklaştırılmalıdır.
Uzaklaştırılmak istenmiyorsa küçük çocukların ulaşamayacağı yerlerde tutulmalıdır. 5 yaşından büyük çocuklara salon bitkilerinin zararları anlatılmalıdır. Zehirli bitkilerin bulunduğu mekanlarda çocuklar mümkün olduğunca yalnız ve arkadaşlarıyla birlikte bırakılmamalıdır. Zehirli bitkilerin kurumuş yaprakları, kırılan dalları çıplak elle değil eldivenle tutularak temizlenmelidir.”

Zehirli Bitkiler Listesi

Evlerde süs amaçlı bulundurulan salon bitkilerinden pek çoğunun zehirleyici özelliğe sahip olduğunu belirten Yorulmaz, bitkilerin etkilerini şöyle anlattı:
Çuha çiçeği: Bitkiye dokunulduğunda ve kurumuş yapraklar ya da çiçekleri temizlenirken bitkinin yapısında bulunan ve alerjiye neden olan maddeler vücuda bulaşır.
Siklamen: Yumrularında tahriş edici maddeler bulunmaktadır. Yumruların az miktarda bile yenmesi ile mide barsak rahatsızlıkları ortaya çıkabilir. Yenilen miktar artarsa havale geçirmeye hatta felçlere yol açabilir.
Atatürk çiçeği: Alerjik etkileri vardır.
Kroton: Dokunulduğunda ciltte alerjik etkiye yol açabilir. Yenildiğinde ağız mide ve barsak sisteminde tahrişe, ağrıya yol açmaktadır.
Süs bitkileri: Bitkinin her bölümünde kalp kasına zarar veren ve kalp atım sayısının azalmasına neden olan bir madde bulunmaktadır. Bitkinin renkli meyveleri çocukların ilgisini çekmekte ve bir kaç meyve yenilmesiyle birlikte karın ağrısı, göz bebeğini büyümesi, bulantı ve uyuklama gibi zehirlenme tablosu oluşur.
Açelya: Bitki yapraklarının yenmesi ile bulantı, kusma, baş dönmesi, kaşıntı, ishal gibi belirtiler ortaya çıkar. Aynı zamanda tükürük salgısında artma, bulantı, kusma, ishal, bağırsaklarda kramp ve ağrılar, baş dönmesi deride kaşıntı ve yanma hissi gibi belirtiler ortaya çıkmaktadır.
Sarmaşık: Sarmaşık son yıllarda salonlarımızın duvarlarını süslemekte veya aranjman denilen birden fazla çiçeğin bulunduğu hediyelik çiçeklerde yer almaktadır. Meyve ve bilhassa tohumları zehirlidir. Bitkinin değişik kısımlarına temas edildiğinde deri iltihabı meydana gelir.
Klivya: Soğanlı bir bitkidir. Soğanlara elli temas edilince deri iltihabına yol açar. Yenildiğinde kusma ve ishale neden olur. Çok miktarda yenildiğinde ise felce sebep olur.
Zakkum: Yapraklarının yenmesi ile kalp atışlarında düzensizlik, baş dönmesi, kusma ve görme bozukluğu biçiminde bir zehirlenme tablosu ortaya çıkar. Fazla miktarda yenmesi ise ölüm yol açar.
Difenbahya: Evlerimizde çok özenle baktığımız difenbahya, ithal çiçeklerin en zararlılarından biridir. Bitkinin yaprağının elle ovulması, koparılması, çiğnenmesi gibi durumlarda zararlı maddeler dışarıya çıkar. Difenbahyanın çiğnenmesi veya yenmesi durumunda ise ağız içinde şişme, kızarma, yaralar meydana gelmesi, yanma ve şiddetli acı, tükürük artışı, yutma güçlüğü, ses kısıklığı, sindirim sisteminde şişme, midede tahribat oluşabilir.
Filodendron: Alerjik reaksiyonları bitkinin bakımıyla uğraşan çiçekçi, bahçıvan, hizmetçi ve ev hanımlarında çok görülmektedir.

En Zehirli Bitkiler

10 Beyaz Yılankökü

Latince adı Ageratina Altissima olan beyaz yılankökü, Kuzey Amerika’da yetişen oldukça zehirli bir bitki. Beyaz çiçekleri açıldıktan sonra, küçük ve tüylü tohumları rüzgar etkisiyle etrafa dağılırlar. İçerdiği yüksek miktarda tremetol toksininin, insanları doğrudan değil fakat dolaylı olarak öldürdüğü bilinmektedir. Bu toksin, bitkiyle beslenen bir sığırın etine ve sütüne geçer ve bu sığırın etiyle veya sütüyle beslenen insanlarda, titreme, istifra etme ve ağır bağırsak ağrılarıyla ortaya çıkan bir zehirlenmeye sebep olmaktadır ve oldukça ölümcüldür. 19. yüzyıl başlarında Amerika’ya yerleşen binlerce Avrupalı göçmen, bu zehirden dolayı hayatlarını kaybettiler. Ayrıca Abraham Lincoln’un annesi Nancy Hanks’in de bu zehirden ölmüş olduğu söylenmektedir.

9 Katil Gözlü Bitki

Doğu ve Kuzey Amerika’da yetişen bu bitkinin adı, 1 cm çapındaki beyaz meyvesinin üzerindeki siyah lekenin adeta bir gözü andırmasından gelmektedir. Bu bitkinin tümü insan için zehirli olmakla birlikte en zehirli kısmı toksinlerin en yoğun olduğu meyvesidir. Meyvelerinin tatlı olması sebebiyle malesef bazı çocuk ölümlerine sebep olmuştur. Kalp kasları üzerinde ani olarak yatıştırıcı etkisi gösteren karsinojenik toksin içeren bu meyveler, kolaylıkla hızlı bir ölüme sebep olabilmektedirler.

8 Borulu Bitki

Borulu bitki, Brugmansia türlerine verilen genel isimdir. Anavatanı Güney Amerika’nın tropikal bölgeleri olup genel olarak tüm dünyada bulunmaktadırlar. Melek borusu, ismini trompet şeklindeki sarkık ve çok ince tüylerle kaplı çiçeklerinden almıştır. Çiçekleri farklı boyutlarda (14-50cm) ve beyaz, sarı, turuncu, pembe gibi farklı renklerde olabilir. Bitkinin tüm kısımları tropan alkaloidleri, skopolamin ve atropin gibi toksinler içermektedir. Çayı yapılarak halusinojenik olarak tüketilebilmektedir. Zehir seviyesinin bitkiden bitkiye farklılık göstermesi sebebiyle, ne miktarda toksin tüketilmiş olduğunu belirleyebilmek neredeyse imkansızdır. Buyüzden bir çok kullanıcı aşırı dozdan dolayı hayatını kaybetmiştir.

7 Kargabüken

Kargagözü, Baykuşgözü ve Kusmacevizi olarak da bilinen Kargabüken, orta boylu bir ağaç olup anavatanı Hindistan ve Güneydoğu Asya’dır. Yeşil portakala benzeyen meyvelerinde bulunan küçük tohumlar, zehirli alkaloidler olan strikinin ve brusin içermekte olup oldukça zehirlidirler. Bu toksinlerden 30mg almak bile omurgadaki sinirleri stimule edip kasılmalara yol açarak bir yetişkin için ölümcül olabilmektedir.

6 Porsuk

Anavatanı Avrupa, Kuzey Afrika ve Güneybatı Asya olan porsuğun tohumları yumuşak, kırmızı ve üzümsü bir kabukla kaplıdır. Bu kabuk kısmının, bitkinin zehirli olmayan tek kısmı olması, meyvenin kuşlar tarafından yenmesi halinde zehirlenmeksizin tohumları farklı yerlere taşıyabilmelerine olanak sağlamaktadır. Yaklaşık 50g dozda insan için ölümcül olup, semptompları arasında nefes darlığı, titreme, kasılma ve son olarak kalp durması görülmektedir.

 

5 Su Baldıranı

Su Baldıranı, Kuzey yarımkürenin ılıman bölgelerinde bulunan oldukça zehirli bir bitki grubuna verilen addır. Bu bitkilerin tamamında bulunan şemsiye biçimindeki küçük beyaz ve yeşil çiçekleri ayırt edicidir. Su Baldıranı insan için aşırı derecede zehirli olup Kuzey Amerika’nın en zehirli bitkisi olarak kabul edilmektdir. Nöbetlere sebep olan sikutoksin isimli bir toksin içermektedir. Bu zehir bitkinin tamamında bulunmakla beraber en çok kök kısmında yoğunlaşmıştır. Neredeyse anında gerçekleşen nöbetlerin yanısıra, mide bulantısı, kusma, karın ağrısı ve titreme de görülmektedir. Ölüm genellikle solunum durması veya ventriküler çırpınım ile birkaç saat içerisinde gerçekleşmektedir.

4 Kurtboğan

Boğan otu, kaplanboğan otu veya miğferotu olarak da bilinir. Kuzey yarımkürenin dağlık yörelerinde yetişmektedirler. Büyük miktarda Psödo akonitin denen bir alkaloid içermekte olup bu madde Japonya’daki Ainu halkı tarafından avlanma amacıyla oklarının ucuna sürülen bir zehirdir. Tüketilmesi durumunda miğde ve karında yanma görülmekte olup yüksek dozlarda, 2-6 saat içerisinde ölüm gerçekleşebilmektdir. 20ml kadarı yetişkin bir insanı öldürmeye yeter.
İlginç olarak, Kurtboğan mitolojide kurtadam/likantrofları uzaklaştırma özelliği göstermekte olup adını buradan almaktadır.

3 Abrus

Latince ismi Abrus precatorius olan ve argoda Abruz olarak adlandırılan Abrus, ağaçların ve çalıların etrafında dolanan ince ve uzun ömürlü bir sarmaşıktır. Hemen heryerde yetişebilen bu bitkinin anavatanı Endonezya’dır. Boncuk olarak kullanılan parlak kırmızı ve siyah renkli tohumlarıyla tanınırlar. Bitkinin içerdiği zehir (abrin), diğer bazı zehirli bitkilerde bulunan risin zehrine benzemekle beraber risinden yaklaşık 75 kat daha güçlüdür. Bazı durumlarda 3 mikrogram abrin yetişkin bir insanı öldürmek için yeterli olmaktadır. Tohumları boncuk olarak kullanmak bile oldukça tehlikelidir. Tohumların delinmesinde kullanılan matkaba parmaklarıyla dokunarak hayatlarını kaybetmiş insanlar olduğu bilinmektedir.

2 Güzel Avrat Otu

İtüzümü olarak da bilinen bitkinin anavatanı Avrupa, Kuzey Afrika ve Batı Asya’dır. Tropan alkaloidleri içeren bitki, sayıklama ve halüsinasyon başta olmak üzere, ses kaybı, ağız kuruması, baş ağrıları, titreme ve nefes darlığına sebep olmaktadır. Bitkinin tamamı zehirli olmakla beraber meyveleri, tatlı olmaları ve çocukların ilgisini çekmeleri sebebiyle daha tehlikelidir. 10-20 meyvesi veya sadece bir yaprağı, bir yetişkini öldürmeye yetmektedir.
Tuhaftır ki, Elizabeth döneminde (16. yy.) yaşamış olan atalarımız, bu bitkiyi günlük kozmetik rutinlerinin bir parçası olarak kullanıyorlardı. Bitki özsuyundan yapılan göz damlaları kullanarak gözbebeklerini büyütmeleri onları daha çekici hale getirmekteydi. O zamanda fazla bilgi sahibi olunmaması sebebiyle bazı kadınlar siyanit içmek veya kendilerini “kanatmak” yoluyla daha soluk ve yarısaydam bir deri rengine kavuşmakta ve bunun üzerine yüzlerini kurşun bazlı bir boya ile boyamaktaydılar.

1 Hintyağı Bitkisi

Hintyağı bitkisi, Akdeniz havzasının, Doğu Afrika ve Hindistan’nın yerlisi olsa da dekoratif amaçla yaygın olarak yetiştirilmektedir. Risin adlı toksin tüm bitkide bulunmakla beraber tohumlarda (hintyağının üretiminde kullanılan kısım) yoğunlaşmıştır. Tek bir tohum bir insanı iki gün içerisinde öldürmek için yeterlidir ve bu ölüm uzun, oldukça acı verici ve durdurulamaz bir şekilde gerçekleşmektedir. İlk semptomlar bir kaç saat içerisinde kendisini gösterir. Ağız ve boğazda yanma hissi, karın ağrısı, kanlı ishal ve kusma bu semptomlar arasındadır. Zehirlenme başladıktan sonra engellenmesi imkansızdır ve son olarak dehidrasyon sebebiyle ölüm gerçekleşir.
Bu tohumlara karşı en büyük hassasiyeti insanlar göstermektedir, zira 1-4 tohum ile yetişkin bir insan, 11 tohum ile bir köpek ve 80 tohum ile bir ördeği öldürmek mümkündür.

2. Kitabımız Yayınlandı!!!!


Haber Bülteni Aboneliği

Haber Bülteni
Etkinliklerimizden haberdar olmak ve çocuğunuzun gelişimi ile paralel özel bültenlerden yararlanmak için kayıt olabilirsiniz..
E-mail: *
Çocuğunuzun Doğum Tarihi:
Çocuğunuzun Cinsiyeti:
Özellikle İlgilenirim!




* Minimum Gerekli Alan E-Mail'dir.




bottom